İSABEY’DE ÖĞRETMEN YUSUF SARIKAYA

11174423_814758518609607_3686949700150616305_oBen genelde ilk kez aralarına girdiğim guruplarda bir süre uzaktan gözlemci olurum. “Kim nedir, huyu suyu nasıldır, kimlerle ne kadar yakınlık kurmalıyım” gibi konularda bilgi edinmeye çalışırım. Daha sonrada kabak çekirdeği gibi açılır herkesle haşır neşir olurum. Ama zamanla bazıları ile bu ilişkilerim daha yakın ve sıcak bir havada devam eder. İşte içimin ısındığı, yıldızlarımızın barıştığı kişilerden bir tanesi de Yusuf Sarıkaya’dır.

İsabey ortaokulu Denizli Çal İsabey Ortakulu’na atanmam yapıldığında (Ocak-1979) tanışmıştık Yusuf öğretmenle. Benim gibi matematik öğretmeni olan Yusuf Bey aynı zamanda müdür yardımcılığı görevini de yürütüyordu. Geriye taranmış ince kızıl saçları, sarımtırak yüzünü saran saç rengindeki çilleri, yeşile kaçan gözleri ve şık açık kahverengi takım elbisesi içinde, omuz başları hafif yukarıya çekik, karınca ezmez yürüyüşü ile dikkatimi çekmişti. Eşim Nevriye’nin de öğretmeni olan Yusuf Bey bizlere ayrı bir önem verirdi. Karşılaşmamızda yüzünde hep güven veren bir tebessüm olurdu. Yalnızca bizlere değil herkese, diğer arkadaşlarına, veliler ve öğrencilerine de güler yüzlü, olgun ve babacan tavırlar sergiliyordu. Olaylara daima olumlu yönden bakardı.  Yusuf Bey bu özellikleri ile kasabada saygın bir yer edinmiş. Kimle görüşmüşsem adı geçtiğinde,

12168089_1500905376875011_641545685_n “Aaa Yusuf hoca bir başkadır. Dayı (iyi) adamdır” sözlerini duyardım.

Eşiminde atanması da İsabey’e çıktıktan sonra ailecek oturup kalkmaya başladık. Birbirimizi daha yakından tanıdık. Güzel anılarımız oldu. Gülümser abla ebe idi. Eşimin gebeliği sırasında yakın ilgi göstermişti. Yusuf Bey minik oğlum Yücel’i her gördüğünde,

“Amanda benim Atatürk gözlü oğluma, maşallah” diye severdi.

12165786_1500904086875140_1801615581_nBeni kızı Nil ile okul dönüşü sokakta buluşmaları çok etkilemiştir. Kasap Mustafa’nın evinin üst katında oturuyorlardı. Okul veya kahve dönüşü ana caddeden eve doğru yönelince sokakta oynayan Nil hemencecik görüverirdi bizleri. Var gücüyle sarı uzun saçlarını savurarak iri adımlarla koşardı babasına doğru. Yusuf Bey çoktan yere çömelmiş kollarını yana açarak beklerdi sarı civcivini. Tebessümle gözlerdim o birbirilerine özlemle sarılışlarını. Aman Allah’ım bu nasıl sevgi? (Şu an yazarken bile gözlerim yaşardı) .Kıskanırdım. Daha sonraları oğullarımla benzeri buluşmaları bende kezlerce yaşadım. O an ki mutluluk anlatılmaz yaşanır.

Henüz öğretmenlikte toy sayılırdım. Benden deneyimli olanları gözleyerek kendimi geliştirmeye çalışıyordum. Okulda nöbetçi olduğum bir gün bazı öğretmen arkadaşların yaptığı gibi elimde bir tahta metre ile koridorlarda dolaşıyorum. Kapılara metre ile tıklatarak öğrencileri bahçeye çıkarmaya çalışıyordum. Odasından çıktığında elimde metre ile gören Yusuf Bey hemencecik tatlı bir dille yanlışımı anımsattı.

12167990_1500904160208466_562992661_n “Fuat Bey sana hiç yakışmamış. Bir öğretmenin elinde bu tür şeyler olmamalı. Metre derste kullanılır” Utanmıştım. Ama o günden sonra tahtada bir şey göstermek dışında metre, cetvel veya değnek gibi şeyleri elime almadım.

Birlikte çok güzel anlarımız oldu. Çok şeyler kaptım bu güzel adamdan. Ama ne yazık ki amansız bir hastalık genç yaşta aramızdan aldı Yusuf öğretmenimizi. Son zamanlarında hastalığı nedeniyle rengi solmuş, bedenen zayıflamış ve hareketleri ağırlaşmıştı. Ama yine de görevine geliyordu. Bir gece yarısı Kapıslar’ın Erhan’ın Murat 124 ile Ankara’ya tedavisi için acilen eşi Gülümser ablayla birlikte uğurlamıştık. Sanıyorum birkaç ay sürdü tedavisi. Umutluyduk. Yerine vekaleten ben bakmıştım.  Bir süre sonra ne yazık ki acı haber geldi. 20 Haziran 1982 tarihinde yitirmiştik Yusuf öğretmenimizi. Herkes kahrolmuş, yıkılmıştı. Kabullenememiştik.  “Allah’ın takdiri” deyip yutkunduk.   İsabeyliler uğurladılar çok sevdikleri öğretmenlerini. Bir minibüse dolarak bizde gittik Antalya Elmalı’ya. Son görevimizi yaptık, sonsuzluğa teslim ettik can arkadaşımızı. Yusuf öğretmenimin bende ayrı bir yeri vardır. Her zaman aklımda tutarım. Sevgili kızı Nil de babasının izinden gidip öğretmen olmuş. Çok sevindim. Değerli arkadaşım, meslekdaşım, canım abim mekanın cennet olsun. Seni unutmayacağız.